Dünyanın sayılı markalarından birinin CEO’su, gelecekte neler olacak temalı 5 dakikalık bir video izletti bize. Video’da gerçekten şaşırtıcı, bazıları anlamlı, bazıları acaba ne işe yarar şüpheleri ile baktıgımız, o an için anlamsız bir çok görsel, akış, ama teknolojik bir ivme ve gelişim. Video bitti. Çok keyif almıştık. Gelecek bütün renkliliği ile bizi bekliyordu. Video sonrası, söylediği ilk cümle şu oldu “ Gördüklerinizin hepsi hazır. Sadece sırasını bekliyorlar!”
Teknoloji öyle bir noktaya geldi ki, şu ana kadarki gördüklerimiz ile bile hepimiz, hem elimizdeki ürünleri ve özelliklerinin daha iyi olabileceği yönünde yorumlar yapar, sorgular hale geldik; hem de gelecek ile ilgili düşünmesi bile zor konuların hayata geçebilecek ihtimallerini görür hale geldik. Google’ın insansız araç çalışmaları... Ya da uçan araç projeleri gibi... Daha ne olabilir ki! Daha ne olabilirdi ki! Hazırlandık. Daha doğrusu hazırlatıldık.
Duyduğumuz her yeni gelişme ya da araştırma, bizi şaşırtmaz oldu!
Ne olacağını şimdi biliyorsanız, gerçekten olduğu anki duygunuz, sadece biliyordunuz oluyor! İlginç değil mi!
3. katta oturuyorsunuz. Birden camın önünden araba geçiyor. Cevabınız, çalışıyorlardı, yapmışlar demekki olur!
Yeniliklerin adım adım önümüze sunuluyor olmasının 2 yönlü nedeninin olduğuna inanıyorum. Birincisi ve tahminim hepinizin de düşündüğü, ticari boyutu. Herhangi bir ürüne sadece daha iyi bir çözünürlük ekleniyor olması bile o ürünün binlerce satılıyor olmasını sağlıyor. Dolayısı ile ticari nokta çok önemli kritik bir eşik. Şu an hazır olsa bile, bazı gelişmeleri, şu an teoride görsek bile, bir ömür pratikte göremeyeceğimize inananlardanım. Çünkü insan yapısı, özelliği en ufak gelişimleri bile dener, tadar hale geldi. En ufak bir yenilik sadece bir yıllık ticari beklentileri bile karşıladıgı bir noktada neden markalar elindeki güçleri, hazır olan tüm yenilikleri, çözümleri birden önümüze sunsunlar?
Diğer yönü ne derseniz; o da insanın yapısı. İnsan, bilgisinin hiç olmadığı bir konuda, değişime hemen adapte olabilen bir varlık değil. Değişime adapte olması süreci bir zaman ve o zaman içerisinde bir çok duygu salınımını doğuruyor. Bugün, tüm hazır teknolojik gelişmelerin hemen ve birden önümüze sunulmasının, insan yapısında, metabolizmasında, psikolojisinde önemli darbeler açacağı inancındayım.
Değişim karşısında duygularımızın nasıl salındığını aşağıdaki tabloda görebilirsiniz. Kimimiz daha kısa zamanda kimimiz daha uzun zamanda bu değişimleri, duygu hallerini yaşıyor ve yaşayacak.
Sistem, "muhtemel gelişmelere hazırlatılma" üzerine kurulu. Önceden akıtılan bilgiler, aslında yukarıdaki tablonun birkaç adımının süreç içerisinde geçilmesini sağlıyor. Gün ışığına çıkan yenilik de, insanın kabul etme seviyesine çok yakın bir yerde doğuyor. Eskiden bu sinema filmleri ile olurdu, şimdi sosyal medyanın etkisi ile ve videolar ile oluyor. İzlediğimiz filmler, aldığımız bilgiler, sosyal medyanın tüm parametreleri bizi hazırlıyor ve yeni dünya ile karşılaştığımız an ise hiç şaşırmıyoruz ve adapte oluyoruz.
1998 yılında yapılan Jim Carrey’in Truman Show filmi, tam bir sensör network örneğidir. Bu filmi izleyenler, bugün sensör network ile ilgili gelişmeleri izlerken asla şaşırmıyorlar.
2002 yapımı Tom Cruise Minority Report filmi, tam bir Big Data (Büyük Veri) örneğidir. Bu filmi izleyenler, bugün büyük veri ile ilgili gelişmeleri izlerken asla şaşırmıyorlar.
Daha eskilere gidelim. Geleceğe Dönüş filmi. Dikkatle izlerseniz ne kadar çok potansiyel Nesnelerin İnterneti örnekleri göreceksiniz. Ve daha niceleri...
Zaman akıyor. Teknoloji hızla gelişiyor. Hayatımızı kolaylaştıran kısımlarından keyifle faydalanalım. Ama diğer kısımlarını lütfen bir kenara bırakalım da, karşımızdakinin yüzüne bakalım...