Türkiye’de, 2011 Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre; görme, duyma, konuşma, yürüme, merdiven çıkma veya inme, bir şey taşıma veya tutma ve yaşıtlarına göre öğrenme, basit dört işlem yapma, hatırlama veya dikkatini toplama fonksiyonlarından en az birinde çok zorlandığını veya hiç yapamadığını belirten kişi sayısı 4 milyon 882 bin 841’dir. Diğer bir ifadeyle 2011 yılında toplam nüfusun %6,6’sının en az bir engeli vardır. Cinsiyet oranı ise, %42,8 erkek, %57,2 kadındır.
Gözlük veya lens kullandıkları halde görmede zorluk yaşadığını veya hiç göremediğini beyan edenlerin oranı %1,4’tür. Görmede güçlük çekenlerin oranı erkelerde %1,3 iken kadınlarda %1,5’tir. İşitme cihazı/implant kullanıyor olmasına rağmen duymada çok zorlanan veya hiç duyamayan nüfusun oranı %1,1’dir. Bu oran erkeklerde %1,1 iken, kadınlarda %1,2’dir.
1 tane kişinin bile sorununun değerli olduğu ve çözülmesi için emek harcanması gerektiği toplumumuzda, bir yandan gelenek göreneklerin etkisi bir yandan da sağlık nedenleri ile, yanı başımızda, önemli bir orana sahip olan engelli gerçeği var.
İşitme engellilerin aralarındaki sohbeti merakla izler konumdan çıkarmalıyız kendimizi!
Görmeyen dostlarımızın, “nasıl yürüyor, yoksa görüyor mu” kuşkulu bakışlarımızdan arındırmalıyız kendimizi.
Uç örnekleri dışında, sadece engel, engeli ile kalsa, inanın sıkıntımız az olurdu aslında. Ana sıkıntı, "engellerimiz engelli insanlara", ya da bir türlü yeni çözümler üretemiyor, üretsek de geç kalıyor olmamız.
Neden iyi eğitim alamadılar/alamıyorlar ?
Ülkemizdeki engelli nüfusun eğitim düzeyi nüfusun geneline göre düşüktür
En az bir fonksiyonu yerine getirmede zorluk yaşayan ve okuma yazma bilmeyen nüfusun (6 ve daha yukarı yaş) oranı toplamda %23,3, erkeklerde %10,9 ve kadınlarda %32,4’tür. Bu oran aynı araştırma sonuçlarına göre tüm nüfus için toplamda %4,5, erkeklerde %1,4 ve kadınlarda %7,6’dır. Neden istedikleri işlerde çalışamadılar/çalışamıyorlar ?
En az bir engeli olan nüfusun işgücüne katılım oranı %22,1’dir
Nüfusun geneli için işgücüne katılım oranı %47,5 iken, en az bir engeli olan nüfusta bu oran %22,1’dir. En az bir fonksiyonu gerçekleştirmede zorluk yaşayan nüfusun (15 ve daha yukarı yaş) işgücüne katılım oranı erkeklerde %35,4, kadınlarda ise %12,5’tir. Tüm nüfusta işgücüne katılma oranı erkeklerde %69,2 iken, kadınlarda ise %25,9'dur. Diğer bir ifadeyle engelli nüfusun işgücüne katılım oranı tüm nüfusun katılım oranının yarısı kadardır.
Neden ekonomik durumları daha kötü ?
Engelli ferdi bulunan hanelerin %73’ü sobalı konutta yaşamaktadır
En az bir engelli ferdi bulunan hanelerin ikamet ettikleri konutların, konutta en çok kullanılan ısıtma sistemine göre dağılımları incelendiğinde, bahsedilen hanelerin %73’ünün soba (doğalgaz sobası dahil) kullandığı görülmektedir. Tüm nüfus içinde soba kullanan hanelerin oranı ise %57,1’dir. Neden ?
Engelli ferdi olan hanelerin %13,4’ünün tuvaleti konutun dışındadır
Toplamda tuvaleti konutun dışında olan hanelerin oranı %7,3 iken, en az bir engelli ferdi bulunan hanelerin ikamet ettikleri konutlarda bu oran %13,4’tür.
En az bir engeli olduğunu beyan eden kişilerin oturdukları konutların diğer kullanım kolaylıkları incelendiğinde; %3,4’ünde hem banyo hem de borulu su sisteminin konut içinde olmadığı görülmektedir. İkamet ettikleri konutun içinde mutfak bulunmayan engelli bireyi olan hanelerin oranı ise %2,2’dir.
Gelişen teknoloji, teknoloji ile beraberinde gelen mobilite, iş hayatımızı fazlasıyla hızlandırır; eskiden daha uzun sürede süren süreçleri, sadece saniyelere indirir hale geldi. Bu saniyeler hiç bitmedi, gün yine 24 saat, ama hayat tamamen iş/para ya da kendimiz oldu. Kafamızı kaldırdığımızda emek vereceğimiz o kadar çok GERÇEK ihtiyaç var ki!
Gerçek sorun, engeli ile yaşayan insanlarımıza yeni engeller sunuyor olmamız. Ya da çözüm sunmuyor olmamız. Bugün engelli dostlarımızın eğitim seviyesi, ekonomik seviyesi, yaşam koşulları, iş hayatları, engelsiz ama aslında daha çok engelle dolu olan bizlerden neden daha aşağı seviyede olsun ! Devletimiz, kurumlarımız, gönüllü yürekli insanlarımız ile en ufağından “bir gülümseme’den” en büyüğüne “yatırım ihtiyaçlı çözümlere kadar” hedefimiz, gayemiz zaten engelle yaşayan küçük ya da büyüklerimizin önündeki engelleri kaldırmak olsun.
Her şey bir adımla başlar. Bu konuda atılacak ilk adım, farkında ve duyarlı olmaktır. Sadece bizim ya da yakınlarımızın değil; tüm engelli kişilerin sorunlarına karşı duyarlı olmak, destek niyetinde olmak başlangıç için yeterlidir. Duyarlı bir farkındalık tüm engellere dikkat çekecek; belki de birilerini harekete geçirecektir. Kim bilir?