Vicdan, başkalarına içten bir dikkat ve özenden, acının paylaşılması ve kabulünden, hem sempati hem empatinin birleşiminden oluşur. Vicdanlarına göre yaşamayan insanlar içsel bütünlüğü ve zihin huzurunu yaşamayacaklardır. Çoğu kez egolarının ilişkileri kontrol etmeye çalıştığını göreceklerdir. Arada sırada iyi ve empati duyan biri gibi görünmelerine karşın, çok incelikli manipülasyon biçimleri kullanacaklar, hatta diktatörce davranış türlerine bulaşacak kadar ileri gideceklerdir.
Guideposts’un yazarı Joann C. Jones’un, üniversitedeki profesörünün kendisine vicdanının rehberliğiyle yaşamayı ve öğrenmeyi öğrettiği bir deneyimi;
“Hemşirelik okulunun ikinci ayında, profesörümüz bize habersiz bir ara sınav vermişti. Dikkatli bir öğrenciydim ve bütün soruları kolayca geçtim, ta ki son soruyu okuyana kadar:
Okulu temizleyen kadının adı nedir ?
Muhakkak bu bir tür şakaydı. Temizlik yapan kadını birkaç kez görmüştüm. Uzun boylu, koyu renk saçlı, ellilerinde bir kadındı, ama adını nereden bilebilirdim ki? Son soruyu boş bırakarak kağıdı uzattım.
Ders bitmeden önce, öğrencilerden biri son soru sınavımızda sayılacak mı diye sordu.
“Elbette” dedi profesör.
“Meslek hayatınızda birçok insanla tanışacaksınız. Hepsi önemlidir. Gülümseyip merhaba demek yeterli olsa bile, dikkatinizi ve ilginizi hak ederler.”
O dersi hiç unutmadım. Bu arada, kadının adının Dorothy olduğunu da öğrendim.”
İnsanlar vicdanlarına göre yaşamaya çalıştıklarında, zihin bütünlük ve huzura kavuşur.