top of page

Bir Katilin Portresi


Stres

Sağlığımın ve bağışıklık sistemimin toparlanmasında önemli katkıları olan kişilerden biridir, Ümit Aktaş. Yeni çıkan, “Mutluluk Kürleri” adlı kitabını da keyifle okudum. Kitabında, stres ile ilgili önemli tespitlerinin olduğu bazı bölümleri, sizlerle paylaşmak isterim. Yazısını Stanford Üniversitesi ve National Geographics'in ortaklaşa hazırladığı bir belgesel ile desteklemiş değerli hocam. Videoyu da yazının içerisinde sizinle paylaştım. Uzun bir video ama uygun zamanınızda incelemenizi tavsiye ederim. Ümit Aktaş’ın kaleminden...

Stres, sadece duygusal bir durum değildir. Stres ölçülebilir ve son derece tehlikelidir.

Gerçekten de tüm sağlık problemlerinde olduğu gibi stres söz konusu olduğunda da hep aynı hataya düşülür. İnsanı iki ayrı varlığa bölerek, psikolojik ve fizyolojik olarak ele almak. Her zaman söylüyorum. Bu ikisini ayıramazsınız. Biraz sonra izleyeceğiniz belgeselde de bu gerçeğin altı çiziliyor, stresin beyninizi küçülttüğü, kilo almanıza neden olduğu ve uzun vadede ölümcül sonuçları olduğu anlatılıyor.

Stresli olduğunuzda vücudunuz bazı hormonlar salgılar. Evrimsel olarak bakıldığında kortizol aslında hayatımızı kurtarmak için tasarlanmış bir mekanizmanın tetikleyicisidir. Bir tehlike ile karşılaştığınızda vücudunuz bağışıklık sisteminden üreme hormonlarına kadar tüm sistemleri kapatır ve kana kortizol pompalar. Çünkü öncelikli olan yaşamınızı tehdit eden tehlikeden kaçmanızdır. Bu hormonel müdahale sayesinde kan şekeri fırlar ve sisteme tehlikeden kaçması için gereken enerji sağlar. Tehlike geçtiğinde ise, hormon seviyesi düşer ve sistem normale döner. Vahşi hayvanlara yem olmamak, yaşamı tehdit eden bir düşmanla karşılaştığınızda hayatta kalabilmek için tasarlanmış, tek kelime ile mükemmel bir sistem.

Hayatta kalmanız için tasarlanmış bu mucize mekanizma nasıl oluyor da sağlığı ciddi anlamda tehdit eden bir tehlikeye dönüşüyor ?

Sorun, stresin kronikleşmesi. Vücudumuz, kısa süreli strese göre tasarlanmış bir sistem.

Ama rekabetçi bir iş yaşamı, işe gitmek için trafikte saatler geçirmek, geçim gailesi, çevremizde olup biten olumsuzluklar derken herkes kronik stres mağdurları hale geliyor. Televizyonu açıp haberleri izlemek bile, insanın kanına kortizol pompalanması için yeterli.

Sonuçta, vücut hep alarm durumunda kalıyor ve kanınızdaki, stres hormonu olarak da bilinen kortizol değeri seviyesi hep normalin üzerinde seyrediyor. Sonuç, anksiyete, bağışıklık sisteminin etkin bir şekilde çalışamaması, yüksek tansiyon, sindirim problemleri, kısırlık, obezite, kalp krizi, uyku, hafıza ve konsantrasyon sorunları. Tabii stresin zemin hazırladığı tüm bu sağlık sorunlarının vücutta birçok mekanizmayı harekete geçirdiğini de göz önüne almak gerekiyor. Zaten işin içerisine bağışıklık sistemi de girdiğinde kronik stresin sizi nezleden kansere tüm hastalıklara karşı savunmasız bir hale getirmesi kaçınılmaz İngiltere'de yapılan ve sonuçları 2008 yılında yayınlanan bir araştırma için işleri gereği devamlı yoğun stres olan 18.000 kişi izlenmiş. Hem de tam 40 yıl boyunca. Bu kapsamlı çalışma sonucunda, stresli mesleklerde çalışanlarda kalp krizi riskinin 23 kat arttığı gözlenmiş.

Vücut, parçalanmış proteinleri nasıl onaracağını, kanser hücrelerini öldürmeyi, yaşlanma sürecini yavaşlatmayı ve enfeksiyonla savaşmayı bilir. Hatta ülseri iyileştirmeyi, vücuttaki lezyonları yok etmeyi ve kırılan kemikleri de onarabilir. Ama şöyle bir sorun var:

Tüm bu iyileştirme mekanizmaları eğer stresliyseniz devreye girmez. Daha doğrusu, giremez!

Kronik stres size ne yapar ? Anti-stres yaşam tarzı için ne yapmak gerekir ? Bu bilgiler ve daha fazlası da değerli Ümit Aktaş'ın "Mutluluk Kürleri" kitabında... :)

Sevgilerimle,

bottom of page