Açıkçası, çay mı kahve mi diye sorarsanız, uzak ara çay derim. Türk kahvesinin değeri, kültürü asla tartışılmaz ancak son yıllardaki "genel kahve" akımı beni hep şaşırttı. Teknolojiye düşkünlüğümüzü, cebimizde para yokken bile elimizde ne aletlerin dolaştığını hep seyrettim. Ancak ilk kez aynı teknoloji gibi, hızla yayılan ve (bence) sözüm ona kültür haline gelen bir kahve çılgınlığına dönen bir hal doğdu. Kültür olsa zaten Brezilya'dan Kenya'ya geçmez idik :) Kahve içmeden güne başlanmayan, güne ilk kahve kuyruğunda merhaba denen bir dönem. İtiraz edemem, sadece yorumumu iletmekten de sakınmam, tabii ki afiyetler olsun...
Peki o zaman, nedir kahve durumumuz, kahve ile ilişkimizin derecesi ? Bilgiye ulaşınca sizlerle de paylaşmak istedim...
Uluslararası Kahve Organizasyonu’nun istatistiklerine göre Türkiye’de kahve tüketimi ortalama %15,6 oranında artış gösteriyor. Türkiye’de 2012-2013 döneminde kişi başına 595 gram olan kahve tüketimi, 2015-2016’da 920 grama ulaştı. Euromonitor tarafından 2013 yılında yapılan bir başka araştırmaya göre dünyada en çok kahve tüketen ülke Finlandiya. Finlandiya’da kişi başına yıllık kahve tüketimi 9.6 kilogram olurken günlük kahve tüketimi de 2,64 bardak olarak gerçekleşti. İlk sıradaki Finlandiya’yı Norveç, Hollanda, Slovenya, Avusturya, Sırbistan, Danimarka, Almanya, Belçika ve Brezilya takip ediyor. Türkiye, en çok kahve tüketen ülkeler sıralamasında ilk 10’da yer almasa da, yıldan yıla artan kahve tüketimi ile yükselişini sürdürüyor.