“Birbirimizi çok kolay harcıyoruz biliyor musun? Birbirini satan Y neslindeniz. Onlar ise birbirlerine bağlı, gerçekten iyi deneyimleri olan insanlar.” Bu sözler, 2015 yapımı “Stajyer” filminin yönetmeni, senaryo yazarı ve ortak yapımcısı Nancy Meyers’a ait.
Robert de Niro’nun harikalar yarattığı bu filmi yeni tanıdım. Ve filme bayıldım. Genç nesil ile tecrübenin kendine özgü özelliklerinin birbiri ile uyumunu sahneleyen, startup'ların hızlı büyümeler karşısında yaşadıkları zorluklardan, karar noktalarındaki kuşak farklılığının yine kendine özgü güçlü yönlerine hassasiyetle temas edilmiş, çok değerli bir film.
İnternet sitelerinden “Stajyer” filmini araştırdığınızda karşınıza şu özet çıkacak...
“Filmde De Niro’nun canlandırdığı karakter Ben Whittaker 70 yaşında bir emekli bir duldur. Whittaker, bir online moda sitesi şirketinde deneysel amaçlı stajyer programına katılır. Şirketin patronu Jules Ostin’le (Anne Hathaway) arasındaki iş ilişkisi zamanla sağlam bir dostluğa dönüşecektir.”
Ancak, emin olun, film bu özetin çok ötesinde derin mesajları bizlerle paylaşan, iş hayatının güncel sorunlarına çok net dokunulmuş ve yaşatılmış bir film.
Zaman bulduğunuz ilk an, izlemenizi gönülden tavsiye ederim.