Evrensel bir işaret dili yoktur. Dünya’da bilenen 100 civarında işaret dili vardır. Dünya’da ve ülkemizde pek çok sağır birey kendi ülkelerine ait işaret dillerini bilmiyor. Ev içinde geliştirilen ev işaretlerini (homesign) kullanıyor. İşaret dilleri konuşma dillerinden türememiştir. Amerika Birleşik Devletleri,İngiltere ve Avustralya’da birbirine benzeyen İngilizce lehçeleri konuşulmasına rağmen; bu ülkelerde Amerikan İşaret Dili (ASL), İngiliz İşaret Dili (BSL), Avustralya İşaret Dili ( AUSLAN) olarak üç farklı işaret dili kullanılmaktadır.Her üç dil de İngilizce’ den türemediği gibi,birbirinden de dilbilgisel olarak farklıdır.
2002 Türkiye Özürlüler Araştırması’nın ikinci analiz raporuna göre işitme kaybı olan nüfusun % 37’si okuma yazma bilmemektedir. 2005 yılında 5378 Özürlüler ve Bazı Kanun ve Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Türk İşaret Dili ibaresinin geçtiği ilk kanundur. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından gerçekleştirilen Türkiye’de “özürlü” çalıştırmaya bakış açısını inceleyen araştırmada; neden “özürlü” çalıştırıyorsunuz sorusuna, firmalar %66 yasal sorumluluk, %24’ü sosyal sorumluluk%10'u işe uygunluk cevabını vermiştir. Yapılan araştırmalar ortalama sağır lise mezunu bir bireyin sadece 4.sınıf seviyesinde bir öğrenci kadar okuyabildiğini gösterir. Ülkemizde yenidoğan ortalama tanı yaşı 2000’lerin ortasında 1,6 olabilmiştir.
Doğuştan sağırlığa Türkiye’de her bin bebekten 2,2 ‘inde rastlanıyor. KODA (İngilizce’ de CODA), “sağır ebeveynlerin çocukları” nın (child of deaf adult) kısaltması olup bir ya da birden fazla sağır ebeveyn tarafından yetiştirilmiş işiten kişilere verilen isimdir. Sağır çocukların%90’dan fazlası işiten ve işaret dili bilmeyen ebeveynlerle doğar. Sağır ebeveynlerin yaklaşık olarak%4,4 ‘ünün sağır çocukları oldukları tahmin edilmektedir.
Yakından takip ettiğim Dem Derneği'nin sayfalarında bulduğum kısa ama net bu yazıya sitemin hatıralarında da yer vermek istedim. Teşekkürler, Dem Derneği...